22 Ocak 2013 Salı
Yanlış Düşüncelerdesiniz!
Yanlış düşünmekte, yanlış düşüncelerdesiniz kiminiz. Adam öldürmemiş, kimsenin canını yakmamış kişilere karşı, sırf düşünceleri sizinle bir olmadığı için; ölümüne sevinebiliyor kiminiz!
Bana göre değil bu düşünceler. Çok yanlış, çok acımasız... Bu yazının açılış noktası, tahmin edildiği üzere, Mehmet Ali Birand'ın ölümü üzerine internet üzerinde edilen laflar... Bu hafta gördüğüm çoğu sözler ve cümleler şuursuzcaydı. Her şeyden önemlisi, medya için ve doğruluk için işini başarıyla gerçekleştirmiş bir duayendi Mehmet Ali Birand...
Ölümünün ardında birçok kişiyi şaşkına uğrattı, Allah Rahmet Eylesin öncelikle. Tüm medya dünyasının ve sevenlerinin başı sağolsun... Sonra diyeceklerim var, üzülerek söylemem gerekenler bunlar. Ölüm, aslında gerçek hayatla karşılaşmaktır. Ve bu dünyada, yani yalan dünyada, ölenin arkasından sırf düşüncelerimiz bir değil diye, oh öldü iyi de oldu diyebilen insanlar var. Bu lafları edebilmek, büyük vicdansızlıktır bence.
Bu hafta düşündüm de; ölecek olsam arkamdan yapılmamasını istediğim ne olurdu? diye; Düşüncelerim yüzünden yargılanmamak olacağına karar verdim. İsterim ki; ardımdan aynı düşüncede olmadığım kişiler dahi, iyi insandı diyebilsin. Ben galiba bunun için bu kadar dikkat ediyorum dediklerime. Saygı duyuyorum düşüncemizin bir olmadığı kişiye dahi. Sırf aynı düşüncede olmadığım için saygı duymadığım olmadığı gibi, saygı duyulsun isterim bende fikirlerime. Elbette kimsenin canını yakmayıp, kimsenin ahını almadıktan sonra...
Yazıma "Yanlış Düşüncelerdesiniz!" diye başladım. Çünkü; hayat denen şey o kadar kısa ve öfkelenmek için o kadar boş ki, gerçek dünyaya gidenlerin bir daha geri dönmeyeceğinin farkına varınca anlıyoruz. İnsanları yargılamak ve önyargılarımızla onlara yaklaşmak o kadar kolayımıza geliyor ki bazen, (ki bu benim yapmaktan çekindiğim bir durum) hayatın içindeki yerimizi unutup dünyanın kendi etrafımızda döndüğüne çabuk inanıyoruz. Bu son cümledeki davranışı uyguladığını görüyorum çoğu kişinin, öfkeleri ve biriktirdikleri nefretleriyle...
Oysa Hayat, nefrete ve öfkeye teslim edilemeyecek kadar güzel ve iyi değerlendirilmeli. Her ölümün ve -özellikle- yakınımdan bir ölümünün ardından, hayatta bulunduğum bir evre'nin daha bittiğini düşünürüm. Sanki hayatım daha çok kısalıyormuş ve ölüme bir adım daha yaklaşıyormuşum gibi...
Nefret kusmaya gelince çoğu kişinin üstüne tanımıyorum. Ama ben sık sık dile getirdiğim gibi, kavga ve dövüşle veya sözlü sataşma ile çözüleceğine inanmıyorum çoğu şeyin. Medeniyet mertebesine ulaşabilmiş olabilmesini dilerdim birçok kişinin. Dilemeye devam edeceğim de... Yıl olmuş 2013, Hala nefretini kusmak için fırsat kollayan karaktersizlikte insanları görmekten hoşlanmıyorum...
Sevgilerim ve Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)