Tüm sevinçleri ve hüzünleriyle, hasretleriyle ve kavuşmalarıyla, 2 yıl geçti de gitti. Güzel anlar güzel zamanlar yaşadık. Sındırgı denen yerin adını bile bilmezken, Sındırgıyı evimiz de bildik, yurdumuzda. Şimdi 2 yılın ardından temelli döndüğüm memleketimdeyim annemle beraber. Ve sanki 3 ay sonra yeniden Sındırgı'ya dönecekmişiz gibi geliyor...
Herkesi, herşeyi çok özlemişim Bursa'mı, evimi, Ailemi... Ama biliyorum ki Sındırgı'yı da çok özleyeceğim, Belki şimdiden bile özledim... :) Tüm yaşanmışlıkları unutamam... Hepsi çok güzeldi ve pişmanlık duymadan kurduğum arkadaşlıklarımız ve dostluklarımız oldu, görüşmeyi kesmeyeceğimizi umduğum... Bana tüm güzellikleri yaşatan Anneme, Babama, Geride bıraktığım sevdiklerime Ve Sındırgı'da tanıdığım, tanıştığım arkadaşlarım ve dostlarıma, Sındırgı'da her kimi tanıdıysam herkese teşekkür ederim... :)
Ve şimdi Bursa'ya Merhaba diyorum, İşte ben geldim... =) ♥
Son zamanlardan bahsetmek gerekirse, fazlasıyla güzeldi. 30 Mayıs'ta kep törenimiz vardı. Hem hüzünlü, hem sevinçli bir törendi. Yakından görüştüğümüz arkadaşlarımızın aileleriyle tanışmadıklarımız vardı onlarla tanıştık... :) Ama daha öncesinde anlatılacaklar var...
Kep töreni günü, Yapılmaya çalışılan, fakat aksiliklerle bozulan bir süpriz var, süprizlikten çıkmış bir süpriz. :) Hemen anlatıyorum: şöyle ki, Mezuniyetten birkaç gün önce, Pazar günü, Ayşe teyzem İstanbul'dan gelmişti. Pazartesi ve Salı günü son sınavlarımı olduktan sonra Salı günü sınava gidip geldikten sonraydı sanırım, Eskişehir'de okuyan Büyük dayımın kızı aradı. Hem benim Bölüm 1.'liğimi tebrik etmek için, hem de Yengemlerin ve Annannem'in süpriz yapacağını bildirmek için. Eh tabii ki biz sadece Aysel yengem gelecekmiş gibi süprizden habersiz davranıyoruz. :)
Daha sonra ben salı günü sınavdan çıktıktan sonra annemler dediler ki "Yengenler gelemiyor..." Küçük yengemin annanesi hastaydı o hastaymış yine felan bahaneler uydurdular.
"Olsun sağlık olsun, Ayşe teyzemiz var, babam gelecek. Yine yalnız değiliz ki." Dedik beraber. (Ayşe teyzem, Annemin küçük teyzesi.)
Çarşıda dolaşıp, Pelinle Anne Babasını karşıladıktan sonra eve döndük. Annemlerin seslerini duydum mutfaktalarken. " Yarın bunlar ne zaman gelecek, yarına nasıl yaparız ederiz.." Plan yapıyorlar işte. Sustum bekledim. Süpriz bozmayı sevmem. Fakat unutup bir kez de yanımda konuştular. :D Annem konuştu Ayşe teyzem toparladı tabii.. Neyse sustum atlattık öyle böyle..
Salı akşamı babam geldi. Yemeğimizi yedik, çayımızı içtik yattık. O gece yattık güzelce. Sabah uyanmış herkes, beni de uyandırdılar, kahvaltımızı yapıp saat 1'e hazırlanacağız babamla ben önden, Annemle ayşe teyzem de hazırlanıp 2'ye doğru arkadan gelecekler. Neyse efendim, kahvaltı masası hazırlanırken, babam gazete okuyor, bende onunla beraber bakınıyorum. Telefonlar susmak bilmedi. :)
Yengemler arıyorlar, "Biz gelemiyoruz." diye.
Annem konuşuyor Ayşe teyzem ile "Bunlar gelemiyorlarmış" diye. Bana gelmeyeceklerini söylediklerini unuttular, sesli sesli konuşuyorlar...
Ben "Ben çoktan biliyorum zaten bozuldu süpriz iyice, Dün ki süprizdi, bu sefer ciddi oldu. :)" diyorum babama.
Babam diyor, "Sen biliyor muydun?" diye. Ben diyorum "E anlaşılmıştı zaten." diye.
Sonra efendim, o süprizi de ayarlıyorlar yengemler, Babamı arayıp devreye sokarak.
Sonra kahvaltıya devam ederken bir telefonda annannemin küçük kızından geliyor tebrik amaçlı. Beyhan ablam tarafından tebrik edildikten sonra, Ayşe teyzem alıyor telefonu. Abla-kız konuşuyorlar. Kahvaltı masasında sohbet ediliyor telefonda.
Sonra Beyhan ablam: "Annemler yoldalar geliyorlar." diyor. Ayşe teyzem: "Yok gelmiyorlar Beyhancım. Didem burda biz de kahvaltı yapıyoruz." diyor. Beyhan ablam "Geliyorlar, yoldalar."diyor. Ayşe teyzem "Gelmiyorlar." =)
Derken ne mi oluyor, Ayşe teyzem ile annem telefonu alıp mutfağa gidiyorlar. Efendim tüm süpriz bu esnada iyice bozuluyor. Beni süprize inandırma çabalarının hepsi böylece bozulmuş oluyor.
Kahvaltı masasına gelen gülmekten yemek yiyemiyor bir süre. :D Ben hayatımda böylesi komik bir süpriz görmedim. =) Efendim, böylesi bir süprize katıla katıla gülmemek ve mutlu olmamak imkansızdı. Benim için uğraştıklarını gördükçe, mutluluğum arttı.
Velhasıl, saat 11-12 civarı, 2 yengem ve annannem geldiler. :) Biraz beraber sohbet ettikten sonra onlarla, üstümü değiştim annemle.
Sonrasında kep takma uğraşları başladı. Annemin küçük dayısının eşi Yurdagül yengemle saçımı kepe göre ayarlama çabalarına girdik. Sonra kepi takma ve kafamda sabit durmasını sağlama çabaları... :) Ama ciddi anlamda kepi ve cüppeyi annemin seçip birbirine uydurduğu kıyafetlerle beraber kendime çok yakıştırdığımı söylemeliyim. =)
Bir de Mezun olduğum için hediye gümüş bilekliğim var ki, çok şık ve zarif... Hazırlıklardan sonra ki ilk halimi bir resimle sunacak olursak, Alttaki resim hazırlıklarım tamamlandıktan hemen sonra çekilen bir resimdir... :)
Hazırlanılıp beraber kapı önüne çıkıp fotoğraflar çekindik, törene gitmeden önce... Sırasıyla resimler, Önce annem ile, sonra tek başıma, Sonra topluca, Sonra annem ve babam ile üçümüz... :)
Sonra törene geçildi. Biz babam ile arabayla çıktık. Arka koltuğa tekerlekli sandalyeyi koyduğumuz için yer kalmadı arabada. Biz erken gittik, annemler de yürüye yürüye geze geze... Tören başlamadan 5-10 dakika önce geldiler.
Tekerlekli sandalye kullanmadım bu yaşıma kadar şükür. Fakat böyle durumlarda lazım olacağı için aldık artık. Başta takıyordum aslında bu durumu kafaya. Hala da biraz tekerlekli sandalye konusunda hassasım.Ama artık takmamak konusunda olgunlaştığıma sevinçliyim. Fakat durumum şu ki; Rahatsızlığım Sındırgı'da ilk dönemim sırasında, rehabilitasyonda yanlış tedavi yapılması ile ilerleme kaydetti. En büyük ilk ilerlemem... Bu sebeple kasılmalarım ve kas kuvvetsizliğim, yer yer artarak, yer yer düzelir gibi devam ediyor. Ama henüz eskisi gibi ayakta tek başıma durmaya yürümeye pek gücüm, dermanım yok. Memleketime geldim geri ne olsa, dilerim eskisi gibi toparlanacağım. Kuru havanın da rahatsızlığıma etkisi var... Malum kaslar soğuğu sevmiyor...
Daha sonra tören alanına gittik, Arkadaşlarımın aileleriyle tanıştık. Sonra tören alanına geçtik. Protokolün arkasındaki sıraya oturdum babam ile. Tekerlekli Sandalye konusu aklımdaydı doğrusu... Ama ne arkadaşlarımdan garip bir surat ifadesi aldım, ne de diğer etrafımda gezinen insanlardan.
Tören öncelikle, açılış konuşmaları ile başladı, Yüksekokul Müdürümüz, Rektörümüz, Okul Birincimizin konuşmaları ile... Sonra Okul 1.-2.-3. 'lerinin belgeleri ve plaketleri teslim edildi, Sonra ayrı ayrı tüm bölüm 1.'lerinin, Sonra bölüm ikincileri, ve bölüm 3.'lerinin...
Bende Dış Ticaret 2011-2012 Mezunlarının 1.'si olarak belgemi ve hediyemi aldım... Sahnenin önüne babam çıkartırken beni, öylesi heyecanlıydım ki... Herkesin gözlerinin üzerimde olduğunu bilmek fazlasıyla geriyor insanı. Bu benim Tekerlekli Sandalye ile bile bile bir topluluğun önüne ilk çıkışımdı, Böylesi çok gururlandığım ve ailemi böylesi gururlandırdığım ilk büyük başarımdı. :) Sahnede belgemi vermek üzere hocamın gelmesini beklerken anneme bir ara baktım da ağlıyordu, sonra yanındakilerine bakayım derken ağladıklarını gördüğüm herkesten gözümü çektim... Asıl fotoğrafı çekilmesi gereken onlardı aslında... :) Tüm desteğiyle hep yanımda bulunan annem ve babama çok teşekkür ederdim mikrofonu verselerdi... O belgenin arkasındaki en büyük desteğim ikisidir... :)
Bu resimler de Belgemi ve hediyemi alırken...
Babam beni sahnede öperken... :)
Ve sahneden babamla böyle yerimize geçtik. Babam fazlasıyla heyecanlanmış benim gibi, adımı sorsalardı ağlardım dedi törenden sonra... :) Bunları duymak beni çok mutlu etti... Annemi ve babamı gururlandırmış olmak... Ve tören sonrası, o kadar takdir ve tebriklerini, Annem ve Babama teşekkürlerini sunan aileler... Bu en büyük hediyemdi annem ve babama sanırım... :)
Daha sonra sınıf sınıf çıkıldı sahneye isimler okunarak. Ben yine yukarıdaki gibi sahne önüne geçtim. Sahneye sığmayan sınıf arkadaşlarım da yanıma geldi daha sonra...
Fatma Özmen hocamın temsili diplomamı vermesinin ardından çekilen bir resim. :)
Diplomalar verilmeye devam ediliyor... :)
Hatalı çekim... =)
Ben yine bozmuşum ama haber vermiyorlar hep beraber bakarken. :)
Diplomalar alındıktan sonra kep atmak için arka tarafa geçilirken. :)
Ve kepler atıldıktan sonra, keplerin havada dalgalanışının resmi... :) Son 1 senedir hevesle beklenen resim buydu... :)
Belki çok uzun bir yazı oldu ama, Sındırgı'ya dair ne varsa yazma isteğim gittikçe artıyor. Yaşanan tüm güzel şeyler unutulamayacak gibime geliyor. Öylesine yeri geldiğinde hüznü de mutluluğu da yaşadık ki, öylesine birçoğumuz emek verdik ki, aynı zamanda da unutulmayacak güzel anları da beraber paylaştık ki...
Bu yazı benim için önemli, çünkü bu kep töreni benim hayatımda yeni bir dönemin açıldığının farkına iyice vardırdı beni... Kep töreninin sonunda okulumuzun arkasındaki basketbol sahasında bölümümüz olarak, yakın arkadaşlar ve aileler resimler çekinirken, bittiğine de üzüldüm, yeni bir dönemin böylesine bir bereket ile açıldığına da sevindim... Tüm güzellikleri yaşatan, arkadaşlığımızın devamının geleceğini bildiğim kişilere ve güzel hocalarıma, çok çok teşekkür ediyorum. Asıl şimdi hayatıma hoşgeldiniz... 2 sene boyunca, iyi günümde de kötü günümde de yanımda olarak dostluğumuzun kuvvetlenmesine öncülük ettiniz... Çok ama çok teşekkür ederim. :)
Ve törene dair diğer resimler... :)
Sınıfımız ve Dış Ticaret Bölüm hocamız Murat Bicil ile toplu resim...
Murat Hocamla ben... :)
Fatma hocam ve Murat hocamla bi fotoğraf... :) Ciddi anlamda özleyeceğim hocalarım...
Annem, Babam, ve Ben Arkadaşlarımla...
Pelin ile Ben & Anne-Babalarımız aynı karedeyiz...
Yengelerim, Annem, Ev sahibimiz, Ayşe teyzem, Annannem... :)
İşte bizim tayfa... :) Annemle beraber...
Bizim tayfa Fatma hoca ile... :)
Babam güzel çekmiş değil mi? :) (Fotoğraf karesini ayarlayan bizzat kendisidir...)
İşte bu da Arkadaşımın Yiğeni ile bir fotoğraf. :)
Bu benim Sındırgı'da okurken ki En yakın arkadaşlarımdan biri... Dilek... :)
Bu tayfa da yakın arkadaşlarımdan oluşmakta. :)
Ve gülen suratıyla, ses tonuyla, dersi dinletmeye uğraştığı tüm çabalarıyla, kişiliği ve karakteriyle gönlüme taht kurmuş bir diğer hocam, Aysun hocam, ve Anneciğimle Fotoğraf...
Evet, çok konuştum sanırım... Bu yazının sonuna geldik. Sındırgı'dan ayrılırken çok ağladı komşularımız, çok ağlattılar da... Arkadaşlarımdan ayrılırken çok hüzünlendim... Kiminde ağladım, kiminde de istemeden ağlattım... Anladım ki tüm güzel şeylerin bir sonu varmış. Tüm bu güzellikler unutulmayacak... Birçok güzel insanla da görüşmeyi kesmeyeceğimi biliyor ve umuyorum... Allahım herkesi iyi ve güzel insanlarla karşılaştırsın... :) Amin... :)